Kalp doktoru açıkladı: Kalp krizi bu saatlerde meydana geliyor

Kalp Krizi Ve Sağlıklı Yaşam

Kalp-damar hastalıkları ve kalp krizleri dünya genelinde artış gösteren ciddi sağlık problemleri arasında yer almaktadır. Kötü beslenme alışkanlıkları, aşırı stres, hareketsizlik, zararlı alışkanlıklar ve sağlıksız yaşam tarzları, kalp sağlığını olumsuz etkileyerek ciddi tehditler oluşturmaktadır.

Kalp krizlerinin yaşanma sıklığına bakıldığında, neredeyse yarısının 50 yaşından önce gerçekleştiği ve bu vakaların %25’inin ise 40 yaş altında meydana geldiği görülmektedir. Özellikle 45 yaş ve üzerindeki bireylerde kardiyovasküler hastalıkların yaygınlığı oldukça yüksektir. Her yıl dünya genelinde 18 milyon insan, kalp krizi sonucu hayatını kaybetmektedir ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kalp damar hastalıklarını ölüm ve engellilikle ilgili en önemli sebep olarak göstermektedir. Türkiye’de ise, ölümlerin yaklaşık %33,4’ünün kalp-damar hastalıklarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Kalp krizinin belirtilerinden biri, göğüs bölgesinde hissedilen ağrıdır. Bu ağrı tipik olarak baskı ve ağırlık hissi şeklindedir ve bazen vücudun farklı bölgelerine (sol kola, boyna, omuzlara, sırt ve karına) yayılabilir. Bunun yanı sıra, baş dönmesi, mide bulantısı, nefes darlığı, kolay yorulma ve kalp ritim bozuklukları da kalp krizinin diğer belirtileri arasındadır. Bu belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir, özellikle kadınlarda belirtiler daha az belirgin olabilir.

Kalp Krizi Çoğunlukla Sabahları Meydana Gelir

Uzmanlara göre, kalp krizleri genellikle sabah saatlerinde yaşanmaktadır. Harvard Tıp Okulu’nda yapılan bir araştırma, sabah saatlerinde meydana gelen kalp krizlerinin, günün ilerleyen saatlerine kıyasla %20 daha fazla kalp dokusu ölümüne neden olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca sabahları, kalp krizine yol açabilen kan pıhtılarını engelleyen hücrelerin daha az olması, sabahları kalp krizi riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Uzmanlar, sabahları yoğun egzersiz yapmanın kalp krizine neden olabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Özellikle yetersiz uyku, stres altında olma veya susuz kalmış olma durumlarında bu risk daha da artmaktadır. Profesör Srinath Reddy, sabah egzersizinin ertelenmesi gerektiğini ve iyi bir gece uykusunun kalp sağlığını korumada önemli rol oynadığını belirtmektedir. Ayrıca, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), her gece 7 saatten az uyuyan bireylerin kalp sağlığı açısından daha yüksek risk altında olduğunu vurgulamaktadır.

Related Posts

Kullandığı termos sonunu getirdi

Uzun yıllar boyunca kullandığı termos sonunu getirdi. Tayvan’da yaşayan bir adamın akciğer enfeksiyonu, vücuduna sızan ağır metaller nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Yapılan araştırmada adamın kullandığı termostan kaynaklı öldüğü açıklandı.

İç organları dışarıda doğan Kaan bebek sağlığına kavuştu

İzmir’de karın duvarı kapanmadığı için 34 haftalıkken bağırsağı ve karaciğeri vücudunun dışında dünyaya gelen Deniz Kaan bebek, ailesinin kararlığı ve doktorların mücadelesi sayesinde sağlığına kavuştu.

Kemik sağlığında sessiz üçlü: Kalsiyum, D Vitamini, K2

Süt içmek yetmez. Kalsiyum, D vitamini ve K2 vitamini birlikte çalışmadan kemikler güçlenemez. Eksik ya da fazla dozlar ters etki yaratabilir. Yalnızca kalsiyum alıp D vitamini eksik bırakılırsa, kemik yerine damarlara kireç oturur. K2 vitamini olmadan bu kireçlenme hızlanabilir.

Dr. Necmi Onur Taştan Yaşamını Yitirdi

İstanbul’da görevli Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Necmi Onur Taştan yaşamını yitirdi. 

Genç yaşlarda omurgasına özen gösteren kadınların 50 yaş sonrası rahat geçiyor

Omurga, vücudu birbiriyle devamlı iletişim halindeki kaslar sayesinde ayakta tutan bir sistemdir. Ana yapısını kemik-iskelet, bunlara hareket kabiliyeti veren eklemler ve güç üreten kaslar oluşturur. Uzm. Dr. Ayşe Yener Güçlü, kadınlarda görülen omurga rahatsızlıkları hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Otozomal resesif ataksi hastalığı görülmüyor, anlaşılmıyor: Farkındalık artırılmalı

Otozomal resesif ataksiler, yaşamı hem fiziksel hem de sosyal yönden zorlaştırıyor. Uzmanlar, hastalık hakkında toplumsal farkındalığın azlığı ve erişilebilirlik sorunlarının genç hastaları sosyal izolasyona sürüklediğine dikkat çekiyor. Bilgilendirme, destek ve erişim politikalarının güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.